Yazarın Önsözü: “Tarih uzun zaman insan toplulukları tarafından pragmatik amaçlar için ve bir varoluş dayanağı olarak kullanılmıştır. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren Avrupa’da “bilim” statüsünü kazanmaya başlamıştır. Günümüzde ise, tarih, insan ve onunla ilgili her şeyin geçmiş boyutunu kendisine araştırma konusu edinmiş, kendisine has araştırma ve inceleme teknikleri olan bir bilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Adı üstünde bütün “beşeri” bilimler insanla ilgilidir. Yarın garanti olmadığı, yok hükmünde olduğu için hayatın yalnızca dün ve bugün boyutu vardır. Tarih ise bütünüyle hayatın dün kısmını ele alır, mümkün olduğunca “olduğu gibi” yeniden inşa ve izâh eder. Bu nedenle tarih, kendilerine insanı ve insan topluluklarını konu edinen, onlarla ilgili bütün beşeri bilimlerin tam ortasında yer alır, hepsiyle bir şekilde ilgilidir ve bir annenin çoğunu beslediği gibi onlara hayati malzeme sağlar. Tarih, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de üniversitelerin çoğunda fen-edebiyat ve beşeri bilimler fakültelerinde bir sosyal bilim dalı olarak okutulmaktadır. Tarih Bölümü müfredatlarında genelde tarih felsefesi dersleri konulmakla birlikte hepsinde aynı özen gösterilmemektedir. Hâlbuki bu dersler işin ruhunu, özünü oluşturmaktadır. Bunlar olmaksızın verilmeye çalışılan bir tarih eğitimi tam anlamıyla ruhsuz bedene hayat vermeye benzer. Tarihçilik olayı bütün boyutları ile tarih felsefesi başlığı altında ele alınır. Öğrenci zevk aldığı, ilgi duyduğu ve onca bilim dalı arasında tercih ettiği tarihi, tarih felsefesi ve metodolojisi dersleriyle ile tanır, öğrenir ve sever. Tarihin felsefi boyutuna dair yeterli derecede nosyon sahibi olmak gayet önemlidir. Tarihçiliğin ruhu tarih felsefesidir. Bu, esere derinlik, sistem, düzen, mantık, tutarlılık, ölçülülük, kalite ve estetik anlamlarını kazandırır ve ciddiye alındığı ve uygulandığı oranda çalışmaya nüfuz eder, ciddiyet, kıymet ve itibar kazandırır. Tersi durumda da hem araştırmacı hem de tarih disiplini kaybeder, her ikisi de ruhsuzlaşır. Tarih Felsefesi El Kitabı’nın hazırlanma nedeni şöyle ifâde edilebilir: Kitabın yazarı vakıf ve devlet üniversiteleri olmak üzere yurt içinde ve yurt dışında İngilizce ve Türkçe eğitim veren yükseköğretim kurumlarında görev yapmıştır. Buralarda, kuruluşlarında öncülük yaptığı tarih bölümlerinde en az on beş yıl tarih felsefesi dersleri vermiştir. Bu süreçte tarih felsefesi ve tarihte akademik araştırma ve yazma tekniklerini anlatırken istediği hususları tam olarak içeren ve dolayısıyla tavsiye edebileceği bir çalışma bulamamış ve derslerde kendi makalelerinden ve kısmen başka meslektaşlarının çalışmalarından yararlanmıştır. Bu da öğrencilerin bir dönemde birçok defa fotokopicilere veya kitapçılara gitmesi ve bazen haftalarca kitap beklemek zorunda kalması demekti. Günümüzde özellikle tarih bölümlerinde okuyan öğrenciler açısından KKTC’deki veya Türkiye’deki 22-23 yıllık üniversitelerin kütüphanelerinin vaziyet-i pürmelâli ortadadır. Konularıyla ilgili yeterli malzeme bulmaları nerdeyse imkânsız durumdadır. Bu sıkıntı lisans öğrencileri gibi yüksek lisans öğrencileri için de geçerlidir. Maalesef bu durumda, özellikle lisans öğrencilerine derslerde lazım olabilecek bütün unsurları büyük ölçüde içeren bir kitabı tavsiye etmek bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Her zaman her ders için de böyle hazır bir çalışma söz konusu olamayacağına göre, iş hocalara düşüyor. Tarih Felsefesi El Kitabı böyle bir ihtiyacın ve zorunluluğun eseridir. Bu kitap, tarih felsefesine dair bütün meseleleri halletmek iddiasında olmayıp, öğrencilere ve meraklılarına Türkiye’de ve dünyada tarih felsefesiyle ilgili en önemli tartışma konularını ve kavramlarını özetle tanıtmaya matuftur. Kitapta, konuyla ilgili katkı yapmış olan hocalarımızdan ve meslektaşlarımızın eserlerinden yararlanıldığı gibi, yazarın kendi tecrübelerine ve özgün görüşlerine de yer verilmiştir. Plan, içerik ve yansıttığı yaklaşımlar noktasından Tarih Felsefesi El Kitabı emsâllerinden ayrılmaktadır. Her çalışmada olabileceği gibi, bunda da gözden kaçmış, eksik veya kusurlu görülebilecek teferruat noktalar olabilir. Bunların çoğu da yaklaşım farklılıklarından kaynaklanmış olabilir. Tespit olunacak bariz hatalar varsa ve bildirilirse bunlar da memnuniyetle diğer baskılarda mutlaka giderilecektir. Genel olarak ifâde etmek gerekirse, bu “ders kitabı”yla, ilgili derslere giren meslektaşlarımızın rahatlıkla öğrencilerine tavsiye edebileceği, eskilerin tabiriyle “efrâdını câmi ağyârını mâni” bir çalışma ortaya konulmaya çalışılmıştır. Burada, tarih felsefesinin temel kavramlarına, tartışma konularına ve tarihçesine dair bir “ders kitabı” olarak kaleme alınmış olan Tarih Felsefesi El Kitabı’nın ortaya çıkmasında esas neden olan ve lisans ve yüksek lisans eğitimi alırken ehemmiyetine vurgu yaparak beni tarih felsefesi ve metodolojisi konularına yönlendiren, sevdiren ve elan emekli olmuş olan Prof. Dr. Mehmet Mehdi İlhan (ODTÜ) ve Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız (Hacettepe Üniversitesi) Hocalarımı, Tarihte Usûl müellifi A. Zeki Velidi Togan’ı (İstanbul Üniversitesi) ve Tarih Araştırmalarında Usûl’ün yazarı Mübahat S. Kütükoğlu’nu (İstanbul Üniversitesi) ve de Türkiye’de bilimsel tarihçiliğin bânileri olan M. Fuad Köprülü, Ömer Lütfi Barkan ve Halil İnalcık Hocalarımız başta olmak üzere bu konuda katkı yapan herkesi şükranla anmak isterim”. |